Yavaş yavaş vazgeçiyorum senden


Soğuk kargo paketinden çıkan sıcak notuna dokunuyorum günlerdir
Yaşamıma kattığın huzur ve hüzün için teşekkürler diyen
milyonlarca anlamlar yüklü notuna..
Usulca okşuyorum kağıt parçasını, parmaklarının değdiğini düşünerek.
Ben papatyalar dikiyorum ellerinin değdiği yere
Bilirsin papatyaları daha çok severim güllerden..

Dokundukça, üzerinde pembe çizgileri olan beyaz kağıda, sana dokunuyormuş
gibi oluyorum
Sana özlemime dokunmuş gibi
Sonra resimlerine bakıyorum teker,teker
Gözlerim bir an ellerine takılıyor yine
İnce
Şefkatli
Dost
Sevgili ellerine.
Kimi zaman yüzümde dolaşan, kimi zaman karnımın sıcaklığında konaklayan,
Kimi zaman ellerimden ayrılamayan, bazen dudaklarımda dolaşan
Kimi zaman bedenimi keşfe çıkmış
Çocuk ellerine

Birden en sevdiğimiz şiirleri okurken buluyorum kendimi
Defalarca okurken
Aklıma her kelimesini kazırcasına
Ahmed Arifin bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,ömrümün
sebebi,ustam,sevgilimdizeleri dolaşıyor içimde

İstanbul?u düşünüyorum sonra
En çok seninle sevdiğim
En çok seninle özlediğim istanbulu
Soğuk bir kış akşamında bir kadeh şarabımızın ardından çocuk gözlerimizdeki
hüzünle izlediğimiz istanbulu

Sonra dağlar geliyor aklıma, uzak dağlar
Hep beni alıp götürmeni düşlediğim senin yurdun dağlar.

Seni düşündükçe ne çok şeyi düşündüğümü fark ediyorum birden?
Ve seni nasıl kaybettiğimi

Yavaş yavaş vazgeçiyorum senden
Kendimi öldürür gibi
Unknown
Unknown

sonraki
« Prev Post
önceki
Next Post »
Blogger tarafından desteklenmektedir.