Müslimânlık, maddî ve ma’nevî temizlikdir, vücûd temizliğini ve kalb temizliğini emr eder.
Müslimânlık, dünyâ ve âhıret se’âdetini sağlayan tek yoldur. Hakîkî müslimân (Allahü teâlânın kaderine inanan müslimân) dünyâda, dâimâ huzûr içindedir. Çünki bu müslimân, şuna inanmışdır: Kendisine gelen hayr ve şer Allahü teâlâdandır. Allahü teâlânın takdîridir. Allahü teâlâdan gelen herşeyin, kendisi için iyi olduğunu, fenâ zan etdiği şeyin sonunun, iyi olacağını düşünür ve böylelikle iç râhatlığını bozmaz. Felâketlere de, kolaylıkla göğüs gerer. İşte böyle bir insan, Allahü teâlânın sevgili kuludur. Bu sûretle, o insan, âhıret se’âdetine de ulaşmış olur.
Müslimânlığın emrlerini yapan bir insan, dünyâda her dürlü kötülükden ve her dürlü zarardan kendisini korumuş olur.
Müslimânlık ve islâmlık aynı terimlerdir. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîminde, Zümer sûresi 3.cü âyetinde meâlen, (Allahü teâlânın indinde din, islâm dînidir) buyurmuşdur. Bugün islâmlığın dışındaki dinler, Allahü teâlânın indinde, din değildir. Hıristiyanların ellerindeki İncîl, mûsevîlerin ellerindeki Tevrât, Peygamberimizden evvelki zemânların kitâblarıdır. Kur’ân-ı kerîm, bütün bunların hükmlerini kaldırmışdır.
Müslimânlık, iyi ahlâk demekdir. Allahü teâlâ, Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Ben seni iyi ahlâkı temâmlamak için yaratdım!) buyurmuşdur. Peygamberimizin “aleyhisselâm” her sözünde (hadîs-i şerîflerinde) büyük dersler, güzel ahlâk özellikleri vardır.
Müslimânlık, dünyâ ve âhıret se’âdetini sağlayan tek yoldur. Hakîkî müslimân (Allahü teâlânın kaderine inanan müslimân) dünyâda, dâimâ huzûr içindedir. Çünki bu müslimân, şuna inanmışdır: Kendisine gelen hayr ve şer Allahü teâlâdandır. Allahü teâlânın takdîridir. Allahü teâlâdan gelen herşeyin, kendisi için iyi olduğunu, fenâ zan etdiği şeyin sonunun, iyi olacağını düşünür ve böylelikle iç râhatlığını bozmaz. Felâketlere de, kolaylıkla göğüs gerer. İşte böyle bir insan, Allahü teâlânın sevgili kuludur. Bu sûretle, o insan, âhıret se’âdetine de ulaşmış olur.
Müslimânlığın emrlerini yapan bir insan, dünyâda her dürlü kötülükden ve her dürlü zarardan kendisini korumuş olur.
Müslimânlık ve islâmlık aynı terimlerdir. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîminde, Zümer sûresi 3.cü âyetinde meâlen, (Allahü teâlânın indinde din, islâm dînidir) buyurmuşdur. Bugün islâmlığın dışındaki dinler, Allahü teâlânın indinde, din değildir. Hıristiyanların ellerindeki İncîl, mûsevîlerin ellerindeki Tevrât, Peygamberimizden evvelki zemânların kitâblarıdır. Kur’ân-ı kerîm, bütün bunların hükmlerini kaldırmışdır.
Müslimânlık, iyi ahlâk demekdir. Allahü teâlâ, Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Ben seni iyi ahlâkı temâmlamak için yaratdım!) buyurmuşdur. Peygamberimizin “aleyhisselâm” her sözünde (hadîs-i şerîflerinde) büyük dersler, güzel ahlâk özellikleri vardır.
İfade iconEmoticon