İngilizce Türkçe Tanışma Cümleleri 3


sesini duymak ne guzel It's nice hearing from you
Hersey yolunda giderse if all well
senin yerinde olsam if i were you...
diger bir deyisle in other words
bu arada in the meantim
bu benim icin buyuk bir zevk it is my great pleasure
bu onun gorevi it's his duty
Sıra Sizde it's your turn
sadece bir göz at just have a look
Düşün bir kere Just Think!
devam etmek keep going
goruselim Keep in touch
kenara, keep in
boyle devam et (takdir etmek anlaminda) keep it up!
yüzünden gülücükler eksik olmasın keep your smile
son olarak last but not least
sonra görüşürüz laters
deneyelim!, riske girelim! let's go for it!
Bir kişiyi gün içinde mutlu edecek bir şey yapmak make my day=do something that'll really please me
Söz konusu olan şey Matter in hand
Beni ihmal etme lutfen do not neglect me please
tekrar gorustugumuze sevindim nice to see you see again
nasil olursa olsun no matter how
ne zaman olursa olsun no matter when
birsey degil no problem at all
dans edelim mi? shall we dance:
Şimdiye kadar iyi So far so good
Ne olmuş yani So what
Lutfen kendine iyi bak Take care of yourself please
keyfine bak. take it easy:
Kolay gelsin Take it easy
konukseverliginiz icin tesekkurler Thank you for your hospitality
dunya kucuk The world is a village
Oyleyse,O halde,o zaman Then
Buyur! There you are!
Durust olmak gerekirse To be honest
almak / getirmek to get
sinirlenmek to get annoyed
ozetlersek soyle diyebiliriz.... to sum up, we can say.....
Peki well
Ne arkadas canlisi bir adam What a friendly chap!
Birisine acıyarak "Ne yazık!!!" demek What a pity!!!
ya senden naber? what about yourself?
ne icin what for ?
tv de ne var? (telefizyon seyreden what's on?
Nerelerdeydin? Where have you been?
Bana eslik eder misin? whold you like to accompany me?
neden oyle? Why so?
Bildiğim şey seni ilgilendirmez What I know doesn't interest you
Sakın ha!!! Don't you dare!!
Seninle yada Sensiz With or without you
Beni zorlama,tahrik etme Do not drive me
bir yerlerde çakılıp kalmak mesela trafik get stuck in anywhere
sabit fikirli take for granted
Oyle olsa bile Even so
Şuanda/Şimdi bile Even Now
Herzamanki gibi As usual
Bir zamanlar At one time
Kaybol ! get lost
kafadan atmak, kafadan sallamak wing it up
Bomba gibiyim Cool!
Harikayım I am cool!
(Daha iyi olabilirdi Could be better
Fena değil Not bad
Eh, şöyle böyle So so
O kadar da iyi değil Not so great
Pek iyi sayılmaz Not so hot
Daha iyiydim I've been better
Koşturup duruyoruz I've running around
Uğraşıp duruyoruz Keeping busy
Bir şikayetim yok Allaha şükür No complaints
Her zamanki gibi Same as usual
Daha iyi günlerimiz de oldu I've seen better days
Çok yoğunum I'm snowed under
Boşa harcayacak bir dakikam yok Not a moment to spare
Nefes almaya vaktim yok No time to breathe
Yirmidört saat yetmiyor There aren't enough hours in a day
merak etmeyin Don`t worry about it
size baglı. It`S up to you
o ßir para meselesıdir. It`s a qusetion of Money
yazık. It`s a pity
vah vahh.. It`s a shame
ne olmu$? So what ?
memnunıyetle. My pleasure
ne oLdu? What`s happened?
ßana öyle geliyor ki.. I ` ve got the feeling that ,
iyi ki , ne $anS. You are lucky
ne kaba ßi adam.. What a rude man
sıkıntıdan patlıyorum. I`m bored stiff
Zarar yOk. It doesn`t matter
ßeni ilgilendirmez. I don`t care
Cesaret edemem. I don`t dare
ßeni oldugum gibi kabul et. Take me As i am
peki Right you are
Olası görünüyor. It seems probable
öyle ßişi. So to say
pek değil. Not really
herhaLde oöyLedir. I think So
zannetmıyorum ki öyle olsun. I don`t think so
Cok şükür. Thanks god
o , cok makbule gecer. Oh, ı would love to.
o ßenm ilk goz agrım She iS my first love
kafanı ona ver. Put your mind to it
hayat ßoyle ßirsey. This is the life
herkese merhaba. haLLo , there
tam size gore. Just the thing for you
Sozunuzu keseßilir miyim? May i interrupt you ?
dur hele biraz dinLen. Take a breather
söylemeye gerek yok. It goes without Saying
ßu adamla işimiz iş. This man means business
Gidebilirim I can go.
Gidemem. I can’t go.
Gidebilir misin? Can you go?
Gidemez misin? Can’t you go?
Nereye gidebilirsin? Where can you go?
Gidebilir miyim? Can I go?
O da gidebilir mi? Can she go too?
Gidebilirsin, izin verilmiştir. You can go.
gidemezsin, izin verilmemiştir. You can't go
Bu gece yağmur yağabilir mi? Can it rain tonight?
Bu gece kar bile yağabilir. it can even snow tonigh.
Ne olabilir? What can happen?
Her şey olabilir. Anything can happen.
Bana saati söyleyebilir misiniz? Can you teli me the time, please.
Şimdi gidebilir miyiz? Could we go now?
Dün gidebilir miydik? Could we go yesterday?
Saati söyler misiniz, lütfen? Could you tell me the time, please?
Gidebiliriz/Belki de gitmeyiz. We may go.
Gitmeyebiliriz. We may not go.
Dışarı çıkabilir miyim? May I go out?
Evet, çıkabilirsin. Yes, you may.
Geç gelebileceğini söyledi. He said he might come late.
Ondan hoşlanabileceğini düşündüm. I thought you might like it.
Şimdi gidebilirim I may go now.
Şimdi gidebilirim. Ama pek sanmıyorum I might go now.
Nereye gidelim/gitsek? Where shall we go?
Bir sinemaya gidelim Let's go to a cinema.
Nasıl gidelim/gitsek? How shall we go?
Taksiye binelim. Let’s lake a taxi.
Seninle geleyim mi? Shall I come with you?
Sabah ne zaman kalkarsı? When do you get up in the morning?
Sabah erken / geç kalkarım. I get up early / late in the morning.
Sabah saat 8’de kalkarım. I get up at 8 o’clock in the morning.
İşe nasık gidersin? How do you go to work?
İşe otobüle / arabayla, yürüyerek giderim. I go to work by bus / by my car / on foot.
Nerde çalışıyorsun? Where do you work?
Hastanede / okulda / ofiste çalışıyorum. I work at the hospital / at school / at the office.
İşe ne zaman başlarsın? When do you start working?
İşe sabah 9’da başlarım. I start working at nine o’clock.
Öğle yemeğini ne zaman yersin? When do you have lunch?
Öğlen on iki buçukta yemek yerim. I have lunch at twelve-thirty.
Ofiste ne yaparsın? What do you do at the office?
Mektupları yazarım. I type the letters.
Telefon görüşmeleri yaparım. I make telephone calls.
Müşterilerle konuşurum. I talk to the customers.
Şirketim için projeler hazırlarım. I prepare projects for my company.
Her zaman çok çalışırım. I always work hard.
İş yerinden ne zaman ayrılırsın? When do you leave the office?
Genellikle işyerinden altıda ayrılırım. I usually leave the office at six o’clock.
Bazen işerinden geç çıkarım. I sometimes leave the office late.
Eve ne zaman varırsın? When do you arrive at home?
Akşam yedi evde olurum. I come home at about seven o’clock.
Where are you staying? Nerede kalıyorsunuz?
I am staying at the Marriott Marriott'ta kalıyorum.
I am glad we met Tanıştığımıza çok memnun oldum
Me too! Ben de
May I have your phone number please? Telefon numaranızı alabilirmiyim?
Sure. My number is 212-555-1453 Tabii ki. Telefonum 212-555-1453
Goodbye Hoşçakalın
Good morning! Günaydın
Good evening! İyi akşamlar
Good night! İyi geceler
See you later! Tekrar görüşmek üzere!
Anam Avradım olsun My mother to be my wife:
Topla Gel Abicim Topla gel Come with ball my brother Come with ball:
Kapıyı aralık bırak Leave the door december:
Temiz aile kızı. Clean family girl:
Senden adam olmaz Man doesn't become from you:
Her işte bir hayır vardır In every job there is a no:
Çok anasının gözü bir kız She is such a mother's eye girl:
Ne var, Mrs. Miller? What is it, Mrs. Miller?
Ne istiyorsun? What do you want?
Onun adı nedir? What is his name?
Sizin için ne yapabilirim? What can I do for you?
Bu nedir? What is this?
Ne güzel bir şarkı. What a beautiful song!
Ne saçma bir film! What a silly film!
Ne yazık! What a pity!
Ne ayıp! What a shame!
Gelecek hafta ne yapacaksın? What will you do next week?
Unknown
Unknown

sonraki
« Prev Post
önceki
Next Post »
Blogger tarafından desteklenmektedir.