İçler Acısı Hâlimiz ve Fikir Çilesi




Ne var ki, asrımızda Müslümanlarda kıtlığı yaşanan en önemli hususlardan birisi tefekkürdür. Bu itibarla insanımızın tefekkür yolunda yaya olduğu söylense zannediyorum mübalâğa yapılmış sayılmaz. Mesela günümüzde ümmet-i Muhammed’in, tarihinde hiçbir zaman olmadığı ölçüde bela ve musibetlere maruz kaldığı bir vak’adır. Ancak Müslümanların beyin zonklatıp, fikir üretip alternatif çözüm yolları araştırarak bu belâ ve musibetlerden sıyrılmak için kayda değer bir şey yapmadıkları da ayrı bir vak’adır. Hâlbuki bu vartadan çıkış ancak tefekkürle olacaktır. Bu sebeple tefekkürü sadece Cenâb-ı Hakk’ın ef’âl ve esmâsının cilvelerini düşünme, lütfettiği nimetleri teemmüle koyulma ve böylece iman ve mârifetimizi derinleştirme şeklinde anlamamamız gerekir. Elbette ki bu hususlar tefekkür adına çok önemlidir; ancak din-i mübîn-i İslâm’ı bütün cihana duyurma.. varsa bunun önündeki gaileleri bertaraf etme.. o gailelerin bertaraf edilmesi adına alternatif düşünceler üretme… gibi hususlar da tefekkür kategorisi içinde mütalâa edilmelidir; mütalâa edilmelidir çünkü bir mü’minin en temel vazifesi i’lâ-yı kelimetullahtır. Yani Allah’ın adının gönüllerde yüceltilip yayılması için cehd ve gayret içinde olmaktır. Elbette ki Cenâb-ı Hak, her zaman mütealdir, O’nun adı zaten zâtında yücedir. Ancak zâtında yüce olan bu yüceliğin gönüllerde duyulup hissedilmesini sağlamak da bir mü’minin varlık gayesi, en temel vazifesidir. İşte bu itibarla diyoruz ki din-i mübîn-i İslâm’ın, bütün bir yeryüzünde gönüllerde bir kez daha şehbal açması için sürekli fikir çilesiyle oturup kalkma, hep o mevzu etrafında tedebbür ve teemmülde bulunma, çözüm adına değişik yol ve yöntemler arama, onunla uykuların kaçması ve o ızdırapla geceleri kalkıp deliler gibi dolaşıp durma.. evet, bütün bunlar hem de âlî derecede tefekkür kategorisine giren hususlardır. Zira tefekkürünüz neye taalluk ediyorsa taalluk eden mevzuun kıymeti ölçüsünde sizin tefekkürünüz de kıymet kazanır.

Bir düşünün Allah aşkına! Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (aleyhi elfü elfi salâtin ve selâm) nebiler serveri, peygamberler seyyididir; ama buna rağmen günümüzde O’nun bayrağı başka bayraklar altında görünüyor ise bu, dinimiz adına bizim için bir züll değil midir? Eğer bir Müslüman ruh ve vicdanında bunun üzüntüsünü duymuyorsa nebiyle alâka ve münasebeti de o ölçüde demektir. Şimdi bir mü’min bu ızdırapla kıvranıyor ve Efendiler Efendisi’nin namını en üst seviyede insanlığa duyurmak için fikrî cehd ve gayret içinde bulunuyorsa, işte onun bu tefekkürü âlî derecede bir tefekkür demektir. Bu noktada yukarıdaki ifademizi bir kez daha hatırlayabiliriz: Bizim düşüncemizi bağladığımız mevzû ne ölçüde kıymetliyse, tefekkür ameliyemiz de o ölçüde değer kazanacak, kıymetli hâle gelecektir.
Unknown
Unknown

sonraki
« Prev Post
önceki
Next Post »
Blogger tarafından desteklenmektedir.